Vatan haini kadınlar…
Aranızda değilim sevgili vatan haini kadınlar ama arkanızdayım. Hiç kimse sizin tercihlerinize ipotek koyamaz. Hiç kimse sizin insanlığa olan katkınızı çocuk doğurmaya indirgeyemez.
Aranızda değilim sevgili vatan haini kadınlar ama arkanızdayım. Hiç kimse sizin tercihlerinize ipotek koyamaz. Hiç kimse sizin insanlığa olan katkınızı çocuk doğurmaya indirgeyemez.
Tacizin, tecavüzün yazılı olmayan yasalara göre hak olduğunu düşünen milyonlarca insanla birlikte yaşıyoruz. Böyle olunca Bağdat caddesinden tutun da Van’ın bir köyüne kadar her yerde sıklıkla karşılaşabiliyoruz tecavüzcüler ve onları savunanlarla.
Dün soL’a açılan bir tazminat davası için adliyedeki baro odasında beklerken duvardaki kocaman bir yazı dikkatimi çekti. Themis heykelinin yanına büyük metal harflerle “eşitlik” yazılmıştı. Hakikaten de Themis’in terazisi eşit tartmalıydı. Eşitlik hepimize lazımdı.
Neden olmasın ki, Suriye’de de insanlar bundan dört-beş sene önce ülkenin bir yerlerindeki ufak tefek çatışmaların gün gelip de onları yerlerinden yurtlarından edeceğini akıllarından geçirmemişlerdir sanırım. Bir Suriye, bir Libya yaratmak artık o kadar zor değil emperyalizm için.
Van’da oldukça soğuk, karlı ve sessiz günlerimiz geçiyor. Hava sanki insanları evlerinde oturmaya, savaştırmamaya niyetli ama nereye kadar. Kıyamet öncesi bir sessizlik bizimkisi.
Bu gece sabaha kadar uyuyamadık. Havai fişekler, sokaklarda eğlenen, bağırıp çağıran insanlar, komşuların gürültüsü patırtısı…
İkinci dünya savaşının sonunda atom bombası ile öldürülen bir Japon balıkçısının ağzından tüm insanlığa sesleniyordu Nâzım Hikmet. Bu gemi bir kara tabut / Bu deniz bir ölü deniz / İnsanlar ey, nerdesiniz?/ Nerdesiniz? diye soruyordu Japon balıkçısı. Bu vahşet, bu…
Özgecan Aslan davasında kararın verildiğini ve sanıkların hepsinin ağırlaştırılmış müebbet cezası aldığını hepiniz duymuşsunuzdur. Bu karar, kadın cinayeti davalarında çok ender verilen kararlardan biridir ve bir mücadelenin sonucudur.
AKP’nin Suriye savaşına müdahil olma gayreti utangaçlıktan cüretkarlığa salınan bir çizgide sürüyor. Uçak düşürmekten tutun da “yardım konvoyu” göndermekte ısrara varıncaya dek her yol deneniyor.
IŞID sadece insanları, şehirleri, meydanları değil kurguyu hedef alıyor sanki.