skip to Main Content

Özgecan’ın adaleti…

Özgecan Aslan davasında kararın verildiğini ve sanıkların hepsinin ağırlaştırılmış müebbet cezası aldığını hepiniz duymuşsunuzdur. Bu karar, kadın cinayeti davalarında çok ender verilen kararlardan biridir ve bir mücadelenin sonucudur.

Özgecan Aslan’a sahip çıkan ülkenin tüm duyarlı insanlarının ve tabi davayı başından sonuna kadar sahiplenen Mersin Barosu yönetimi ile değerli avukatlarının mücadelesi ile bu karar alındı.

Bu karar bazı yönleriyle farkĺıdır. Öncelikle bu davalarda sanıklara iyi hal indirimi uygulanmaması… Örneğin 2009 yılında Van’da 5 aylık hamile iken kocası tarafından önce bıçaklanarak sonra da arabayla kafası ezilerek öldürülen 17 yaşında ki Eylem Pesen’in davasında, sanık duruşmanın ortasında hakimlerin ve savcının önünde ağzından köpükler saçarak Eylem’in ailesinin avukatı olduğum için bana küfür edip, öldürmekle tehdit edip saldırdığında dahi “duruşmadaki saygın hal ve davranışları” nedeniyle iyi hal indiriminden yararlanmıştı. Bu sayede ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine müebbet hapis cezası almıştı. Burada mesele siyasi suçlar dışında neredeyse bütün ceza davalarında hakimlerin artık olan olmuş, ölen ölmüş bari sağ kalanların hayatlarını kolaylaştıralım yaklaşımıyla sanıklara iyi hal indirimi uygulamaya eğilimli olmaları. Diğer taraftan hakimlerin kadın cinayetleri olgusunu ayrı bir kategoride toplumsal bir sorun olarak değerlendirmeyip sıradan, istisnai ve tesadüfi bir ceza dosyası gibi yaklaşmaları tabiki.

Bu kararın diğer farklı yönü ise Özgecan Aslan davasında hakimlerin üç sanığa da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası vermesi… Normalde mahkeme heyeti kafalarında oluşan olay kurgusuna göre sanıklar arasındaki asli faili belirler, diğerlerine fer’i fail muamelesi yaparlar. Yani suçluların suça konu olaya katılım düzeylerinin farklı olduğu değerlendirmesi yaparak, cezalandırmaya çalışırlar. Duruşmaların seyri de hakimlerin kafalarındaki kurguya göre sanıklara  soru sorduğu, delillerin toplanmasını yönettiği, sanıkların fer’i fail olmak için uğraştığı ve bu yönde savunmalar yaptığı bir süreç haline gelir. Ama dünkü duruşmada sanıklar için müşterek faillik olgusu kabul edilerek yani üçünün de suçu birlikte işlediği kabul edilerek cezalandırılmasına karar verildi. Aslında daha ilk duruşmada hakimlerin duruşmaya ve sanıklara yaklaşımlarını görüp davanın böyle sonuçlanacağını avukat arkadaşlarla konuşmuştuk. 

Özgecan Aslan cinayeti dosyası bir yılı dolmadan karara bağlandı. Bu da kadın cinayeti dosyalarında nadir görülen bir durum. Yukarıda bahsettiğim Eylem Pesen dosyası 2013 yılında karara bağlanmıştı. Burada da yine sorun kadın cinayeti olgusunun sıradanlaştırılması ve bir arsa sorununda tarafların birbirini öldürmesi ile aynı düzeyde ele alınmasıdır. 

Sonuç olarak Özgecan Aslan davası bir kadın cinayetine yargının ve toplumun nasıl yaklaşması konusunda emsal oldu. Bizim şaşkınlığımızı ve kadın cinayetlerine yargının yaklaşımına dair kabüllerimizi bir kenara bırakıp, hızlıca bu yaklaşımın bütün kadın cinayeti davalarına uygulanmasının mücadelesini yürütmemiz gerekiyor.