skip to Main Content

Yeni gibi yıl…

Bu gece sabaha kadar uyuyamadık. Havai fişekler, sokaklarda eğlenen, bağırıp çağıran insanlar, komşuların gürültüsü patırtısı…

Şaka şaka, Van’da tüm sesleri ve kirliliği örten kar ince ince ve hüzünle yağıyordu, daha üç haftalık Mira bebek sancısından bir türlü uyuyamıyordu. Yoksa bizim buralarda umudun çocuğu neşeyi arasanız da bulamazsınız kolay kolay,belki 5 yıldızlı otellerin salonlarında.

Bundan 4 yıl önce, Van depreminden bir kaç ay sonra, Roboski katliamından ise bir iki gün sonra İstanbul’daydım. Yılbaşıydı ve her taraf ışıl ışıldı, capcanlıydı. Oysa biz ölümün içinden gelmiştik ve yaşam yüzümüze çarpmıştı. Hani elleriniz donmuştur da sobanın üzerine tuttuğunuzda parmaklarınız sızlar ya işte öyle bir yürek sızısı yaşamıştık. İnsanlar neden eğleniyor, ne kadar duyarsızlar filan değil mesele. Acı kolay paylaşılmıyor, insan ruhu pozitif duyguları paylaşmaya, negatif duygulardan kaçmaya ayarlanmış sanki.

Sadece takvimdeki suni bölmenin zamanın sonsuz akışında bir değişikliğe neden olması arzumuzdan doğuyor bu tantana. Ara ara zamanla ve mekanla kurduğumuz ilişkiyi gözden geçirmek için böylesine toplu törenler düzenliyoruz işte. Ama sorun haritamızın bir kısmının aklından sadece tek bir dileğin geçebiliyor olması:barış. Hayattan başka bir beklentisi kalmayan bir grup insan yaşıyor buralarda ama aynı topraklardaki karar vericiler pek oralı değil. Bu yüzden buralarda birden fazla dilek hakkının verileceği günler pek yakın gözükmüyor.

Dileklerin ortaklaşabildiği yeni bir yıl dilemek bile artık içimden gelmiyor.  Bu dilek milli piyangodan büyük ikramiyenin çıkmasını dilemek gibi. Herkesin gerçekleşmeyeceğini bile bile gidip bilet almasını, sevgi ve barış dolu bir yıl dileklerinden farklı göremiyorum. Herkes bilet alıyor ama kazanan hep masa oluyor. Kaç senedir bilet almayı bıraktım.

Burada da 5 yıldızlı eğlenceler oldu, sular seller gibi içildi, kırmızı şapkalar takıldı. Biletler alındı, acaba çıkmış mı diye bakıldı listelere. Buralarda da umursamayan oldu Sur’u Cizre’yi. Mesele bu değil dostlar, herkesi bir araya getirmek durumunda değiliz. Aynı yürek sızısını duyanlar yüreklerini birleştirse yeter.

Gelecek güzel günler

Gökten inmez birdenbire

Gelecek günler için

Güveniriz “yüreklerimize”