skip to Main Content

Kar, kış ve kıyamet öncesi…

Van’da oldukça soğuk, karlı ve sessiz günlerimiz geçiyor. Hava sanki insanları evlerinde oturmaya, savaştırmamaya niyetli ama nereye kadar. Kıyamet öncesi bir sessizlik bizimkisi.

Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Bekir Kaya ve aralarında müvekkilim Başkale Belediye Eşbaşkanı İhsan Güler’in de olduğu Kürt siyasetçilere geçtiğimiz günlerde kesilen cezayı duymuşsunuzdur; 100 küsur sene hapis. Dosyayı başından beri bildiğim ve davayı düzenli olarak sevgili Tahsin ağabeyle ikimiz takip ettiğimiz için kesin olarak söyleyebilirim ki adaletin kılıcı Kürt siyasetini esir almak için siyasi bir bilinçle kullanılıyor. Yaklaşık 3 yıldır kendi halinde süren dava o kadar düşük yoğunlukta seyrediyordu ki tam da bölgemizde çatışmaların arttığı bu dönemde Van’da niye hiç çatışma olmuyor dercesine alınan karar yağan tonlarca karın sessizliğini bozacak nitelikte.

Davadan böylesine bir karar çıkmasının beklenmiyor oluşu da ayrı bir tartışma. Davayı takip eden arkadaşlara başından beri anlatmaya çalıştık düzen siyasetindeki dalgalanmalara güvenilmemesi gerektiğini ve davanın her an en kötü ihtimalle sonuçlanabileceğini. Belki kendine aşırı güvenden, belki yanlış hesaptan bilinmez ama yasal sürece yeterince müdahil olunamadı. İlk duruşmaları hatırlıyorum, dışarıda binlerce bekleyen halk, içeride tribünlerde yüzlerce sivil toplum temsilcisi ve davaya müdahil olan yüzlerce avukat ile sanıkların lehine ilerleyebilecek bir atmosfer yaratılmıştı.

Zaten dava dosyası neredeyse tüm diğer  siyasi dosyalarda olduğu gibi somut kanıtlar bulunamadığı ve yaratılamadığı için gizli tanık takviyeli. Son dönemlerde Van’ da hakimlerin en basit bir eyleme katılmayı bile şiddetle örgüt üyeliğinden 9 yılla cezalandırdığı düşünülürse siyasetçilere verilen en düşüğü 7 yıl olan cezalar gözünüze az bile gelebilir. Ama bir siyasetçiye verilen ceza hem de aralarında iki dönemdir ezici çoğunlukla seçilen belediye başkanları olunca başka bir anlam ifade ediyor. Bu ceza sadece bireylere değil onlara oy verenlerin tamamına verilmiş gibi oluyor. Cezanın bireyselliği göz ardı edilmiş oluyor, bir toplum cezalandırılıyor.

Devlet dört koldan saldırıyor anlayacağınız. Yeni bir KCK operasyonları dönemi gelebilir. Şimdilik tutuklamıyorlar Silopi’de yaptıkları gibi doğrudan öldürüyorlar Kürt siyasetçileri ama savaşın yeterince şiddetlenmediği ve günlük işleyişin henüz bozulmadığı yerlerde tutuklamalar başlayabilir. Hele de Hitler’in dönüşü filminin çekilmek istendiği bir coğrafyada egemen sınıftan her seyi beklemek mümkün.