skip to Main Content

İntiharın genel provası

Van Devlet Tiyatrosu’nun bu sezon başında oynamaya başladığı oyunun adıydı başlığımız. “Hayatta her şeyini yitirdiğine inanan bir kadın Tuna Nehri’ne atlayarak yaşamına son verme kararını alır” ile başlayan oyun kadının olaya dahil olan kişiler tarafından engellenmesi ile devam eder. Kadın oyunun sonunda yine Tuna Nehri’nde alacaktır soluğu.

Van Devlet Tiyatrosu’nu şehrin gündemi ile yakından ilişki kuran bu oyun seçimi nedeniyle kutlamak istiyorum. Bu şehirde kadınlar çokça intihar ediyorlar çünkü. Bir şekilde her şeylerini kaybettiklerine inanarak, geleceğe dair umutları yok edilerek intihara sürükleniyorlar. Ve uygarlık düzeyimiz onlara farklı bir seçenek sunamıyor, yaşamı koruyamıyor.

Geçtiğimiz günlerde Van’ın Çaldıran ilçesinde 18 yaşında bir kadın intihar etti. 16 yaşındayken imam nikahı ile evlendirilen ve şiddet gördüğü için 6 ay boyunca kadın sığınma evinde kalan N.S. evine döndükten kısa bir süre sonra öldü/rüldü. Üniversite’de yurdun 5.katından atlayan öğrenci genç kız, kendini asarak öldüren iki çocuk annesi kadın da son haftalarda Van’da yaşanan kadın intiharları istatistiklerinde yerlerini aldılar. Geçtiğimiz ay kendisini asarak intihar ettiği söylenen ve halen yoğun bakımda olan, ama annesinin kızının öldürüldüğüne dair açıklamaları ile gündeme gelen 17 yaşındaki F.T.’yi de unutmayalım. Halen soruşturmanın sürdüğü bu olayda annenin avukatı olarak yer alıyorum ve davanın takipçisiyim.

Bu durum yeni değil. Bölgede yıllardır gittikçe artan bir kadın intiharı gerçeği var. Erkeğin uyguladığı şiddet tarafından bir süredir gölgelenmiş olsa da, erkekte simgelenen düzenin azmettirdiği intiharlar istisna değil. Son on yıldır bölgede kadın intiharlarının tüm diğer bölgelerin aksine erkek intiharlarından fazla olması manidar.

 İntiharları kadına yönelik şiddetin dolaylı sonucu olarak ele almak durumundayız. Daha önce de söyledik, bölgede kadın olmak çok zor, özellikle genç kadın/kız çocuğu bu toplumsal yapının zayıf halkası. Bütün eşitsizliklerin, haksızlıkların, zorbalıkların biriktiği yerde kadın duruyor. Kadın bir değişim ve üretim aracı. Koyun ile değiştirilebilen, koyun gibi her yıl doğurması ve süt vermesi istenen kadın, yeri geldiğinde koyun gibi kurban edilebiliyor. Büyük aile düzeninin sürmesi, toplumun rahatlaması, çatışmanın önlenmesi için ilk akla gelen kadının öldürülmesi oluyor. Hatırlarsanız amcasının oğlu tarafından tecavüz edilen ve hamile kalan genç kadının öyküsünü paylaşmıştık sizlerle. Kadın olay duyulursa öldürüleceğinden emindi, amcasının oğlu ise cezalandırılmayacaktı en fazla dışarıya çalışmaya gönderilecekti bir süreliğine. Yeter ki ailenin erkekleri yani düzeni korunsundu, yeter ki aile dışarıya bir iç çatışma görüntüsü vermesindi; genç bir kızın yaşamının lafı mı olur, çok var bunlardan diye düşünülmüş olmalı.

Sorgulanması ve değiştirilmesi gereken de bu zayıf halkalık durumu. Okutulmayan, eğitilmeyen, başını kaldırıp dünyayı tanımasına izin verilmeyen genç kadının 16 yaşında imam nikahıyla evlendirilmesi sıradan bir durum olunca, intihar etmesi de sıradan oluyor.

Kadınlarımızın, kızlarımızın sadece insan olarak değerli olduğu bir düzen kuracağız başka yolu yok.