Yumruğunu haykıran kadın
O resmi mutlaka gördünüz. Görmeyenler de içlerinde hissettiler zaten Ankara katliamı sonrasında. Hepimizi ifade eden, hepimizi tutan bir resimdi, eşini uğurlayan siyahlar içindeki kadının resmi.
103 yoldaşımızı, arkadaşımızı katlettiler. Suruç’tan sonra tarihin başka türlü akacağını hissetmiştik. Kanlı bir kavganın kapımıza dayandığı belliydi. Bu halkın aklını, vicdanını, iyimserliğini, umudunu yok etmeye çalışacaklardı besbelli; sol yanını budamaya kalkışacaklardı.
Her şey apaçık ortada, öyle gizem filan yok. Tarihin sadeleştiği dönemlerden geçiyoruz. Kendinden geçmiş bir grup insan yarattılar ve bu insanları bombalara sarmalayıp aramıza saldılar. Dinci gericiliğin egemen sınıf eliyle palazlandırmasının mantıksal sonuçlarını yaşıyoruz. Bunlar öyle bilinmedik şeyler değil. Bu memlekette uçan kuşun kanat mesafesi bile ölçülebiliyor. Tanık olduğumuz gibi Hrant Dink cinayetinin failleri, azmettiricileri, kolaylaştırıcıları nasıl da ortaya çıkarılabiliyor egemenler tarafından gözden çıkarıldıklarında.
Egemenler siyaset oyununda kanlı bir perde açıyorlar anlayacağımız. Bu oyunu da gittikçe daha çok kan akıtarak sürdürüyorlar, sürdürecekler. Bizi terörize etmeye çalışıyorlar. Bu katliamı yapana ısrarla canlı bomba diyorlar, terörist değil yani, sadece canlı bir bomba.
Emperyalist çekişmenin gölgesinin ülkemize daha çok düştüğü bu günlerde iç dinamikleri terbiye etmeye çalışıyorlar. Bir kısım ölülere sevinen insan yarattılar mesela. Karşı devrimin öncü müfrezeleri bunlar. Başka bir kısım sessiz kalanlar, bu katliama ses çıkarmayan, tepemize bombalar yağsa bile içlerinden çıkmayacak olanlar. Bizleri ise kırmaya, diğerleriyle bağımızı koparmaya çalışıyorlar; bombalarla ölmeye lanetlenmiş yürüyen ölüler haline getirmek istiyorlar. Düzenlerindeki çatlağı kanla, insan parçalarıyla kapatmaya çalışıyorlar. Yaklaşmayın kanatırız diyorlar. Buradan zorlamayın, sokağa çıkmayın, karşı koymayın. Boyun eğelim istiyorlar.
Diğerlerini bilmem ama bizler yumruğunu haykıran Emel Hanım gibiyiz.
Çok acı çekiyoruz ama dimdik duruyoruz.
Yüreklerimiz kanıyor ama yumruklarımız sıkılı.