skip to Main Content

Seçme özgürlüğü…

Ne büyük özgürlük değil mi? Bizleri kimin yöneteceğine karar veriyoruz. Birini tercih edip diğerlerinden vazgeçiyoruz. En çok kim seçilmiş ise o yönetiyor, diğerleri de onu denetliyor filan. Uzaktan bakınca mantıklı görünüyor ama biz yakından yaşıyoruz ve mantıklı bulamıyoruz.

Erken Seçimler Cumhuriyeti'nde yaşıyoruz artık. Bir seçim diğerinin habercisi oldu. Seçerek özgürlüğe koşabilir olmaktan tamamen uzaklaştık yani. 1 Kasım seçimleri de şimdiden bahardaki seçimin habercisiymiş,  öyle diyorlar. Seçiyoruz seçiyoruz olmuyor, kilitlendi kaldı düzenimiz.

Aslında bu durumun böyle olacağı Melih Gökçek üst üste seçimler kazandığı zamandan belliydi. Ülkenin tamamı bir Melih Gökçek Ankarası haline geldi. Ne kadar seçim yaparsanız yapın, ister geç olsun ister erken adam gitmiyor, gidemiyor. Yerine başkasını koysan da olmuyor, alternatifi de çıkmıyor. Bir şebeke olarak Ankara'nın üzerine çökmüşler, kazımaktan başka çare de gözükmüyor. (Hadi sadece biz olsak iyi Yunanistan bile böyle olmaya başladı)

Kimisi de diyor ki, Melih değil de ekibi iyi aslında. Melih gitsin de ekibiyle biz işleri yürütür, Ankara'yı yönetimsiz bırakmayız. Ankara'nın önünde büyük projeler var, hani kardeş belediye olarak Suriye'yi inşa edecektik ya. Kimisi diyor ki Melih kendisine çeki düzen verse iyi çocuk aslında, büyük lider, bizim sorunlarımızı çözebilir. Velhasılı kelam seçim sonrasının kilit ismi daha seçim yapılmadan bile seçim öncesinin istenmeyeni olabiliyor, enteresan bir denklem.

Daha fazla seçerek çözülemeyen bir düğüm atıyorlar düzene. Amerika'nın kendine olan nefreti yönetmeyi öğrenmesi gibi, bizim egemenlerimiz de bir türlü seçilemeyen hükümetlerle yönetmeye başladılar ülkeyi. Sadece bizde değil aslında, seçimlerin içini iyice boşalttıkları bir dönem açılıyor, Chavez'lerin Morales' lerin dönemi geride kalıyor. Hal böyle olunca temel soru da yeniden gündeme geliyor:

Bu seçimsizliği seçmek zorunda mıyız? Başka bir şey seçsek, özgürlüğümüzü korusak. Başka bir ifadeyle özgür kalmak için bu çözümsüzlüğü seçmemekten başka yol kaldı mı?