skip to Main Content

Önce kadınlar ve çocuklar, peki sonra?

Önce kadınlarınızı öldürdüler ses çıkarmadınız, şimdi çocuklarınıza tecavüz ediyorlar aldırmıyorsunuz, yarın bebeklerinizi diri diri toprağa gömecekler haberiniz olsun.

Bunlar önceleri de olurdu eyvallah ama şimdi “Münferidin Sıradanlaşması” adlı afilli liberal bir tez çalışmasına ve sonrasında Ayrıntı Yayınları’ndan çıkacak bir kitaba veri sağlayacak kadar çoğaldı ve sistematikleşti. Artık bu içimizdeki çürük elmaların, kötü insanların yaptığı, toplumun geri kalanı tarafından kabul edilemez bulunan bir durum değil. AKP iktidarının ustalık döneminin eseri bu, örgütlü kötülük veyahut kişilerin içerisindeki kötünün başarıyla ortaya çıkarılarak bir araya getirilmesi yani kötünün örgütlenmesi ve geri kalanın da kötülüğü bizdendir diye sahiplenmesi, yedirmemesi.

İşin kötüsü de bu ya. Önceden seçmeni bilirdi ki Zübük zübüktür. Tektir, en fazla avanesi vardır çevresinde. Yeni zübükler her zaman çıkar elbette ama eskiyenleri de bir ikisi dışında itibar görmez. Şimdilerde ise onyıllardır örgütlenen gerici bir çetenin memleketi iyice yozlaştırdığı, memleketteki bütün zübükleri bir araya getirebildiği ve hatta basit seçmeni bile zübükleştirdiği bir dönem yaşıyoruz.

Hırsızlık sizde, sapıklık pedofili sizde, kadın düşmanlığı sizde, işçi düşmanlığı sizde, komşu ülkeleri karıştıran fitne fesat sizde, insanların yatak odalarında ölü kadın savaşçıların bedeninde uyguladığınız teşhircilik sizde, altın petrol kaçakçılığı sizde, gösteriş budalalığı kibir sizde, zalimlik zorbalık sizde, yalan dolan sizde, ayakkabı kutuları rüşvet sizde… Daha ne kaldı ki? Daha ne kadar kötü olabilirsiniz? Daha ne kadar kötülük yapabilirsiniz bize?

Ensar Vakfı buzdağının bizim gördüğümüz kadarı veya çıbanın başı sadece. On yıllardır üstü örtük biçimde büyüyen, el altından beslenen, gizliden yayılan bir iltihap gibi memleketi sarmışlar. Artvin’de de karşımıza çıkıyorlar, Çorum’da da, Karaman’da da. İmamın iyicene yerleştiği koltukta rahatça yellendiği bir ülkede cemaatin halini izliyoruz başka bir şey değil.

Bu ülkede siyasal dinci gericilik son kozunu oynamış, siyasal projesi iflas noktasına gelmiştir. İçi irinle dolu bir abse gibi şiştikçe şiştiler. Bir yerinden neşter vurmak gerekiyordu. Neyse ki memleketi kendi biyolojik veya siyasi çıkarlarından daha çok seven bir grup insan Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi ile yola çıktılar.

İşte abse, işte neşter. Seçiminizi yapın. Ya irin içerisinde boğulacağız ya da neşterin bir parçası olacağız…