Erken seçim
Parlamenter sistemin azizliğine uğradık. Hükümet bir türlü kurulamıyor. Bir yandan da yaşayıp gidiyoruz işte, kıyamet filan da kopmuyor. “Tarım işçileri ölüyor, Suriye sınırına asker yığılıyor, Artvin’de ormanlar katlediliyor” derseniz ben de size hükümet varken de bunlar oluyordu, ne değişti ki derim…
Bu seçim sonuçları büyük bir futbol takımının şampiyon olmasına benzedi. Sabaha kadar korna sesleri, hiç anlam veremediğim bir sevinç, taşkınlık hali. Sanırsınız ülkede bir spor devrimi yaşanmış; “köylerde tenis kursları” düzenlenmiş, buz hokeyi takımımız Norveç’e kafa tutmuş, 65 yaş üstü maratoncularımızın sayısı milyona yaklaşmış, bebekler için jimnastik eğitimi başlamış. Öyle mi oldu, yok. Peki ne oldu, biz şampiyon olduk, aferin. Ertesi gün olduğunda müzeye kaldırılan kupa, hadi herkes işinin başına, sevindik bitti.
Daha önce de yazmıştım, bizim buralarda seçim sonuçlarının ertesi güne pek bir şey devretmediğini. Seçimin üzerinden bir ay geçti, merakla bekleyişimiz sürüyor, “du bakali n’olcek” diye. “Bizimkiler yanlış yaptı, baştan kapıyı AKP’ye kapatmayacaktı” diyen de var, AKP ve MHP hükümetinin bir savaş hükümeti olacağını ve Kürtlerin yeniden savaşması gerekeceğini öngören de. Bizim seçmen olası bir AKP hükümetine destek verilmesine iyicene hazır hale geldi bu süreçte. Bir ara Uygur Türkleri konusunda Çin’e karşı omuz omuza sosyal medya mücadelesi verdikleri MHP’nin tavrına üzüldüler elbet. MHP, onları parlamentoda dahi görmüyor, duymuyor, kabul etmiyor olması meclise dair bir hayal kırıklığı yarattı tabi ama başa gelen çekilir. Demirtaş’ın KCK ile ilgili açıklamaları da, KCK yöneticilerinin HDP’nin seçim sonrasındaki performansına dair açıklamaları da takip ediliyor buralarda. Bu çatışma hali de meclisten beklentileri azaltıyor diyebiliriz.
Bu arada CHP’nin seçim barajının %5’e indirilmesi için bir taslak hazırladığı yazıldı. Nasıl olsa 12 Eylül paşalarının hepsi öldü, rahat rahat indirebiliriz barajı değil mi? Ne kadar da demokratik bir hamle, milletvekili önseçimleri gibi. Ama işin altında iş var gibi gözüküyor. CHP hem HDP’ye “kaçan” oylarının peşine düşmüş, hem de Saadet-BBP ittifakının aşabileceği bir baraj ile AKP’yi daha da zayıflatmanın derdinde. Zayıflatılmış bir AKP ile uzun yıllar ülkeyi yönetirsiniz artık.
İkinci bir seçimin Türkiye solunu nasıl etkileyeceği ise bilinmez. Bağımsız destekçiler, utangaç destekçiler, gizli destekçiler şeklindeki bir tasnif anlamsızlaşır artık herhalde. Bir netleşme, tahkimat vs filan yaşanır. Belki de devrimciler ve demokratlar’ın 12 Eylül sonrasında başlayan birlikteliği son bulur artık zihinlerde. Belki şehre bir film gelir…