skip to Main Content

Van’da şüpheli ölümler

Van’da iki ayda çoğunun intihar olmasından şüphelenilen kadın ve kız çocuğu ölümlerinin temelindeki sorunlar, dört başlıkta şöyle sıralanabilir: Erken yaşta evlilikler, kız çocuklarının üzerindeki ev işi yükü, ekonomik sıkıntılar ve şiddet.

Basına yansıyan vakalar hakkında ayrıntılı bilgi almak için Van Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İl Müdürlüğü’ndeyiz. Mesai saatinin bitimine az vakit kala, üst düzey bir yetkili tarafından içeri buyur ediliyoruz. Yetkili kişi önce, yaşanan 13 ölüm için, “Son 7 ay için o rakam” diyor. Basından derlediğim bir liste olduğunu söylediğim zaman ise incelemek üzere kâğıdı eline alıyor. Teker teker isimleri kontrol ettikten sonra, bir başka yetkiliden konuyla ilgili dosyayı rica ediyor. “2014-2015: Van Kadın İntihar ve Cinayetleri” adlı dosya ile elimizdeki liste karşılaştırılınca, bazı eksikler olduğu ortaya çıkıyor. Eksik isimleri not eden yetkiliden, “Evet, son 4-5 ayda bir artış var” sözlerini işitiyoruz.

‘Al bir de buradan yak’

Sohbetimiz sırasında, kendisinin de şikâyetçi olduğu durumlara kulak kabartıyoruz. Bir devlet kurumu odasında, 15 yaşındaki kızını sözlediği için “Aman müdürüm” diyerek sessiz kalınmasını isteyen muhtarlar, nikah kıymadığı takdirde başına bir iş gelmesinden endişelenen imamlar, çocuk yaşta evlilikler konusunda görevini yerine getirmeyen Jandarma görevlileri hakkında hikâyeler dinliyoruz. O sırada odaya giren kişi, masanın üzerine bir kâğıt bırakıp çıkıyor. “Al bir de buradan yak” diyen yetkiliye ne olduğunu soruyoruz. İşte, Özalp’te intihar eden 16 yaşındaki Aslı Ebinç’in ölümünü böyle öğreniyoruz.

Yarışmaya katılacaktı

Özalp’e bağlı Savatlı köyündeyiz. Beyaz tülbentli kadınlar taziye evinin dört bir yanını mesken tutmuş. Onlardan biri, 16’sında kendini asan Aslı Ebinç’in annesi Hatice Ebinç. Bir kenarda oturan kadın sanki ufalmış, küçücük kalmış. Yüzü siyaha kesmiş, hiç durmadan ağlıyor. Küçük kızı Rabia, bir elinde gofret diğerinde çay, annesinin dizinin dibinde etrafa bakınıyor. Taziye evindeki akrabalar ve komşulara göre, Aslı’nın hiçbir sorunu yokmuş. Kuran kursuna gidermiş, Kuran’ı 7 kere hatmetmiş. Yakın zamanda gireceği bir bilgi yarışmasına hazırlanıyormuş. Açıköğretim’de okuduğunu söyleyenler var. Kuzeni Gamze, Aslı’yı en son Regaip Kandili’nde görmüş. “Kendine iyi bakmaya, çok güzel giyinmeye başlamıştı” diyor. O gün, annesi bir sağlık sorunu nedeniyle İstanbul’da hastanedeymiş. İntihar etmeden yarım saat önce aradığı annesi Hatice hanıma, “Tedavini iyi ol, öyle gel” demiş. Evi temizledikten sonra kardeşlerini babasına ait bakkala göndermiş. Temiz kıyafetler giyinmiş, Kuran okumuş. Evin kapılarını kilitlemiş. Babası eve dönünce pencereden görmüş kızının cansız bedenini. Aslı’nın, civar köylerdeki intihar vakalarını duyunca, “Allah’ın verdiği cana nasıl kıyıyorlar, günahtır” dediği olmuş halbuki.

Nazime nereye gitse şiddet gördü

Nazime Salan, 16 yaşında evlendirildi. Kocasından şiddet görünce ailesine döndü ama “Evlendin, artık burada kalamazın” denilince geri gitmek zorunda kaldı. Döndüğü evde şiddet durmadı. Ailesi Çaldıran’da, kendisi bu ilçeye bağlı bir köydeydi.
Son çare olarak jandarmaya sığınınca, Çocuk Esirgeme Kurumu’na gönderdiler. Nazime, yaşı dolana kadar yani 18’ine dek burada kaldı. Ancak bu süre içinde ne jandarma görevlileri ne de sığındığı kurumdaki yetkililer, Nazime’nin çocuk yaşta evlendirildiğini bilmelerine rağmen suç duyurusunda bulundu. Yaşı dolan Nazime’nin ailesini çağırdılar. “Allah razı olsun, devlet yapacağını yapmış” diyen aile, kızlarıyla evlerine döndü. Anne ve kız arasında tartışmalar baş gösterdi. Aile evinde de şiddet gören Nazime, “Kadın olsaydın seni dövmezdi kocan, evden atmazlardı” sözünü bile işitti. Okumayı çok istiyordu. Ortaokulu dışarıdan bitirmek için sınava bile girmişti. O gün, anneyle kız yine kavga etmişti. Evlerinde tek televizyon vardı. Anne dizi, Nazime ise Survivor izlemek istedi. Tartışma çıkınca annesi, “Ya sen kalacaksın bu evde ya da ben kalacağım” dedi. Az sonra içeriden silah sesi geldi. Babasının silahıyla vurulmuş halde bulundu, intihar ettiği iddia edildi.

‘İntihara sürüklemek de suç’

Van Barosu’ndan avukat Müjde Tozbey Erden, intihar denilen vakaların savcılık tarafından olması gerektiği gibi araştırılmadığını söylüyor. Çocuk yaşta evlendirilen Nazime Salan’ın ölümü hakkında kadın örgütleri ile birlikte Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Salan’ın ailesi ve kocası ile imam ve muhtar hakkında suç duyurusunda bulunan avukat, şunları söyledi:

“İntihar vakalarında savcılık gerçekten intihar olup olmadığını araştırmakla yükümlü. Ancak ülkemizde kadına olan bakış açısı nedeniyle intiharlar yeteri kadar araştırılmıyor. Kadının ya da kızın anne babasına, etrafına sorularak karar verilebiliyor. Oysa intihar olaylarında çevrenin de mutlaka payı var. Ya da sadece otopsi raporuna bakılıyor.

Olayın aydınlatılması için yeterli soruşturma yapılmadan intihar olduğuna karar veriliyor. Halbuki intihara sürüklemek de suçtur. İntihara teşvik edenlerin yargılanması gerekiyor. Sivil toplum örgütleriyle intihar sebeplerini araştırıyoruz. Erken yaşta evlilik varsa, kız ölmüşse dahi imam, aile, evlenen adam hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz. Fatmanur Tosun’un annesi, kızının öldürülme ihtimali üzerine bize vekalet verdi ki bu istisnai bir durum. Nazime Salan hakkında biz suç duyurusunda bulunduk. Ortada bir suç varsa genelde anne baba kapatmaya çalışıyor.”

VAKAD Başkanı Zozan Özgökçe, Van’da artan intihar vakalarını Burcu Karakaş’a değerlendirdi.

‘Kadın ölüme sürükleniyor’

Van, kadın örgütlenmesinin oldukça güçlü olduğu bir şehir. Van Kadın Derneği (VAKAD) ise yerelde yaptığı çalışmalarla ön plana çıkan bir sivil toplum örgütü. Ancak VAKAD üyesi Zozan Özgökçe’den son birkaç yılda şehrin giderek muhafazarlaşmasının da etkisiyle dernekteki gönüllü sayısında azalma olduğunu öğreniyoruz. Depremden sonra şehrin yapısındaki değişim, konuştuğumuz diğer kişiler tarafından da dillendirilen bir durum. Bir yanda dini propagandanın artış gösterdiğini diğer yanda ise içkili mekanların çoğaldığını söyleyenler var. Özgökçe, bu çelişkili durumdan en çok kadınların etkilendiğini anlatıyor:
‘Kız çocukları okutulmuyor’

“Ciddi bir ekonomik kriz var ve bu kadınları vuruyor. Erkekler çalışmak için İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlere gidiyor, uzun süre dönmüyorlar. Kadınlar, kocalarının onları bırakıp gitmesini veya şiddet görmelerini ekonomik sebebe bağlıyor. ‘Eğer daha iyi para kazansaydı beni dövmezdi’ diyor. Şiddet yaşıyor ama en yakıcı olarak ekonomik durumu görüyor çünkü çocuğu aç. Deprem sonrası ev kiraları yükseldi. Kadınlar hastaneye giderken bile çok zorlanıyor. ‘Minibüs parası vereceğime 10 ekmek alırım’ diyor. Kadın istihdam oranı çok düştü. Türkiye genelinde yüzde 22 olduğu söyleniyor, Van’da yüzde 17’lerde. Kadınlar patır patır işten ayrılıyor. İş gücü piyasasında yer almalarına yönelik çalışma yok.
Evde çocuk bakan, temizlik yapan, iffetli, itaatkar, fedakâr kadın modeli isteniyor. Politikalar da bu yönde. Okuldan alınan kız çocukları ile ilgili bize gelen ihbarları gerekli mercilere ilettiğimiz zaman, ‘Ailenin kararı’ denilen durumlar oluyor. O kadar inandırıyorlar ki, kız ‘Ben okumak istemedim’ diyor. Geçenlerde kuaförde çalışan küçük bir kız çocuğu ‘Okulu bıraktım, gözlerim bozuktu’ dedi. Kız çocukları özellikle liseye geçecekleri dönem okula gönderilmiyor. Okur yazar olduğu zaman okuldan alınıyorlar.

‘Hayallerini bilmiyorlar’
İntihar edenlerin çoğunun yaşı küçük. Bunların cinayet olduğunu düşünüyorum. Kız çocuklarıyla hiç ilgilenmeyen bir aile var karşımızda. ‘En büyük hayali neydi’ diye soruyoruz, bilmiyor çünkü bir şey paylaşmamış. ‘Sabah kalktık, her şey çok güzeldi’ var bir de. Aile, devlet, yargı… Ölüme sürükleniyor kadınlar. ‘Kendimi öldüreyim daha iyi’ diyor.”

‘Kadınlar çaresiz hissediyor’

Artan kadın ölümleri Van’daki kadın hakları aktivistlerine de travmalar yaşatıyor. YAKA-KOOP Başkanı Gülmay Gümüşhan bölgedeki kadın ve kız çocuklarının dramını ağlayarak anlatıyor…

Van’da son dönemde yaşanan ölüm vakalarını takip eden kadın hakları aktivistlerinin de psikolojileri bozulmuş. Her cenaze, onlar için ayrı travma. Bu durumu kendileri de açıkça dile getiriyor. YAKA-KOOP Başkanı Gülmay Gümüşhan, onlardan biri. Aşağıda okuyacaklarınızı, “Öyle işte” diye bağladıktan sonra gözyaşlarına boğulunca sözlerine devam edemiyor. Kadın ve kız çocuklarının çaresizlik karşısında yaşadıklarını, kendisi de benzer durumlardan geçtiği için çok iyi biliyor:

“Geçenlerde bir özel hastanenin yetkilileri ile konuştuk. Psikolojik rahatsızlıkları olan kadınların bugüne kadar 50 yaş üzeriyken şimdi 40 yaş altına düştüğünü söylediler. Kaza bile olmuş olsa büyük bir ihmal var. Çocuk niye silahı temizlesin, bu nasıl mantık? ‘Bir sorunu yoktu’ diyorlar. Ne oldu da bu çocuklar intihar etti? Çocuğun eline dantel verirsen böyle cenazeler görürsün. Okuldan alınmışlar, başka seçenekleri yok. Kadınların çaresizliği var ya… Hayatlarında hiçbir şeyi değiştiremeyeceği, çıkmaza girdiği noktada her kadın intiharı düşünür. Ben bile düşündüm. Ne devlete ne ailene güveniyorsun. Ekonomik gücün yok. Leyla’nın günlüğü bile yok, duvarlara yazı yazmış. Büyükşehiriz güya. Bir öğretmen de takip etmemiş bu çocuk neden okuldan alınmış diye. Bir başkasına bakıyorsun ailesi okumuş insanlar. Erkeklere okuması için ev tutuyorsun, kız neden okumuyor? Öldürmek için ille de başına silah dayamak gerekmiyor. Bunların hepsi ölüme itmektir çocukları…”

‘Rojin’de el emeği göz nuru eserler…

Van Büyükşehir Belediyesi Rojin Yaşam Merkezi’ndeki atölyelere katılan kadınlar, gün boyunca çalışma imkanı yakalayabiliyor. 

BURCU KARAKAŞ – MİLLİYET