skip to Main Content

Syriza’mız yok HDP verelim…

Meşhur tartışmaya biz de ülkenin doğusundan katılacak olursak, öncelikle söylenmesi gereken şey Yunanistan’daki Syriza rüzgarının burada bir fısıltı kadar dahi yüzümüzü okşamadığıdır. Malatya’nın oralarda filan öyle bir duvar var ki, balkanlardan gelen soğuk hava dalgası bile bu tarafa geçemiyor. Bizim dalgamız Ermenistan’dan, İran’dan geliyor, meyve sebzemiz gibi. Kendi gündemini yaratmış, kitleselleştirmiş ve kilitlemiş bir siyasi dinamiğin dış belirlenimden ve etkileşimden uzaklığını anlamak mümkün. Ama “radikal sol” diye manşetlerden taşan bir hareketin buralarda kimseyi heyecanlandırmıyor oluşu üzücü. Şöyle ağız tadıyla bir YKP- Syriza polemiği bile yapamadık. Olsun, bazen birlikte heyecanlanamamak da güzel.

Buralarda Kobane’deki YPG zaferini kutlayan halka polis saldırırken, Muradiye belediye eş başkanı darp edildi. Cizre’de iki hafta önce 12 yaşındaki Nihat Kazanhan polis kurşunuyla, geçtiğimiz hafta ise Şemdinli’de Nejdet Yaman asker kurşunuyla öldürüldü. Hala öldürülen gerillaların cenazeleri geliyor ve hala jandarma taziye çadırlarına saldırıyor. Bu koşullar altında “radikal sol”un kimseyi heyecanlandırmamış olmasına kim ne diyebilir ki?

Ancak ülkenin batısında işler farklı yürüyor. Fırat Haber Ajansı bile bir haftada 3—5 Syriza haberi geçerken (bu arada seçim sonuçlarının açıklandığı haberde bile YKP’nin adı geçmiyor), HDP Eş Genel Başkanlarının dayanışma mesajında “Tüm dünyada ezilen halkların eşitliğini ve özgürlüğünü kendisine şiar edinmiş iki kardeş parti olarak, HDP-Syriza dayanışmasını ve stratejik işbirliğini önemsiyoruz” denmesi manidar. Hele de eş genel başkan ağzından açıklanan “seçim barajını aştık %15 ile geliyoruz” söylemi eklenince bizdeki seçimlerin de oldukça renkli geçeceği şimdiden görülüyor. Zihinlerimiz baharda “radikal sol” ile “radikal demokrasi”nin harmanlandığı “radikal sol demokrasi” rüzgarı ile dolarsa şaşırmayın.

Batı’da sıkça dillendirilen ülkemizdeki Syriza ihalesinin HDP’ye kalması hayali  bizdeki seçimlere kadar Syriza’nın göstereceği performans ile de yakından ilgili. Örneğin Syriza’nın ilk icraatlarından biri olan Pire Limanı özelleştirilmesinin durdurulmak istendiği açıklaması HDP’de nasıl karşılık bulmuştur bilmiyoruz. Veyahut Syriza hükümetinin NATO ile işbirliği konusunda atacağı adımların HDP’de nasıl tartışılacağını kestiremiyoruz.

HDP milletvekili Hasip Kaplan’ın twitter’da yazdığı gibi “Syriza’yı anlamak için kitle bağı kurmak lazım, sol hastalık içinde yüzde biri bulamayanlar, ulusalcılığa savrulanlar, HDP’yi anlayamazlar”. Hadi bizler “sol hastalık içinde” anlayamıyoruz diyelim sayın Kaplan, peki neredeyse HDP’nin geçmişteki oy oranı ile meclise 15 milletvekili gönderen Yunanistan Komünist Partisi de mi hiçbir şey anlamıyor?