skip to Main Content

Kobani’de zafer ve düğüm

Sonunda Kobani direnişi kazandı. Hem de öyle devasa yardımlar, ağır silahlar filan olmadan. Ağır bir insan malzemesi ile kazandı. Kendi yurdunu savunan, kaçmayan, kararlı insan ile hemen sınırda gaz bombasına, soğuğa, ölümüne bekleyen, sokakları dolduran, destekleyen insan ile kazandı.

Bu en başa büyük harflerle yazılmalı ama bu kadarla sınırlı değil.

Onlar “koalisyonun” diyor ama biz emperyalizmin demekte ısrar edelim, pozisyon değişikliği ile kazandı Kobani. “Hele bir bakalım” dan “o kadar da değil”e geçtiler ve bilmediğimiz başka neler kim bilir… Yağmacı ekonomiyi gericilikle ve şiddetle birleştiren IŞİD, korkutup kaçıramadığından olsa gerek, daha fazla dayanamadı ve geri çekilmeye başladı.

Böylelikle yeni bir Kürdistan şekillenmiş ve tescillenmiş oldu. Güney Kürdistan’a saygı duyduğu halde sevemeyen, Barzani ailesinin egemenliğini içine sindiremeyen Kürtlerin yeni bir ülkesi var artık, Rojava veya Batı Kürdistan.

Hem de bilek gücüyle, kanla savunulmuş ve kurtarılmış bir ülke. Bu durumdan olsa gerek “Tüm dünyanın korktuğu bir terör örgütünü dize getirmek”ten hareketle “Kürtler dünyayı IŞİD belasından kurtaracak”a savrulan bir milli gurur patlaması yaşanıyor. Aslında düğüm de orada. Kürt halkı kendi yaşama alanlarını savunma ve dönüştürme mücadelesinin yanına, diğer mazlum Ortadoğu halklarını da özgürleştirme şiarını da ekleyecek mi?

Beyaz Saray’ın internet sitesinde yapılan imza kampanyaları, “koalisyon”un karargahındaki PYD temsilcisi, NATO’nun “eğit-donat”ı ile elde edilen ağır silahlar, mühimmat, ordu, pozisyon vs. ne için kullanılacak? Ortadoğu’nun düğümünü çözebilecek tek ulus olarak hisseden Kürtler, ellerinde kılıç ile bu düğümü çözmeye gidecekler mi?

Öncesinde emperyalizmin desteklediği bir terör örgütü olarak tanımladıkları bu yağma örgütünü topraklarından çıkarmanın, halklarını kölelikten kurtarmanın haklı gururunu elbette yaşayacaklar. Bir günde tüm dünyada sokaklara dökülüp, yine bir günde sokakları boşaltıp evine dönen örgütlü bir halk olmanın mutluluğunu da yaşayacaklar. Lakin, Duran Kalkan’ın yıllar önce bir yazısında dediği gibi emperyalizmle ilişki kurmak ayıyla dost olmaya benzer. “Esed”e karşı yola çıkmış bir NATO ordusu, geçerken kaç Kürdün öldüğünü, kaçının topraklarından sürüldüğünü, sonrasında Kürtlere ne olacağını pek de umursamaz. Endişemiz Kürtlerin Ortadoğu’yu bir kördüğüm haline getiren bu “koalisyon”un karargahına “Büyük Türkiye” olmadı “Büyük Kürdistan” hayalleriyle milli milli katılmasıdır. Bu Ortadoğu ve Türkiye halkları için zulüm olur.