Cizire Botan..
Botan’ın Cizre’si demek olmalı diye düşünürdüm hep. Öğrencilik yıllarımızda dinlediğimiz Koma Rojhilat’ın coşkulu şarkılarından birinin adıydı. Şimdilerde ise ülkemizde savaşın, çıkışsızlığın, çözümsüzlüğün düğümlendiği yerin adı.
Ne yapacaksınız? Ortaçağ kalelerini muhasara eder gibi, açlık ve susuzlukla terbiye edip teslim olmalarını mı sağlayacaksınız? Yüzbin kişi elleri başlarının üzerinde sokaklarda yürüyerek akreplerinize, kirpilerinize mi binecek? Teslim olsalar bile nasıl teslim alacaksınız? Cizre’yi kocaman bir açık hava hapishanesine çevirin, en kolayı bu. Peki sonra?
Silahınız, topunuz, tankınız halka çarpıverdi işte. Evinin önünde oturan 7 çocuklu anneyi öldürebildiğinizi görüyoruz ve sizi bu yüce savaşınızdan dolayı kutluyoruz. Ekmek almaya çıkan çocukları öldürdüğünüzü duyuyoruz ve size olan saygımız artıyor.
Acizliğiniz öylesine mide bulandırıcı ki sizden korkamıyoruz artık.
Bugün Cizre, peki yarın neresi olacak? Evlerimizden, sokaklarımızdan rahatça çıkabilecek miyiz bu kuşatmanın ardından? AKP Cizre’yi rehin aldı, hepimizi hapsetmek adına. Hepimiz kuşatıldık tankıyla, topuyla, sokakta salyalarını akıtarak sağı solu ateşe veren çeteleriyle. Bu kuşatmayı yarmalıyız başka çaresi yok. Savaş Cizre’de düğümlendi. Bu düğüme kılıç atmaktan başka çözüm yolu da gözükmüyor.
Uzman çavuşu gerillanın elinden alan bu halk, gerillayı da askere vermeyecek. Halk ile teröristi ayırt edemeyen devlet, halk ile düşmanı ayırt edemeyen örgüt bu sorunu çözemiyor. Daha fazla öldürerek düğümü sıkılaştırmaktan başka bir şey yapılmıyor. Çözümsüzlüğün çözümü olarak adlandırılabilecek strateji ise “ gelsin ABD, gelsin AB sorunu çözsün” e gidiyor. Ne ABD gelsin ne AB, biz varız. Halklarımız var, sınıfımız var.
Bugün Cizre’ye doğru Van’dan kimler yola çıktı Kürt halkından biliyor musunuz? İşçiler ve emekçiler. Sivil toplum örgütlerinin sermaye sınıfından olanları pek yanaşmadı oralara gitmeye. “AKP’ye dokunmaktan korkmayalım” diyordu bir işçi temsilcisi önceki günkü toplantıda. AKP bu savaşı başlattı ve artık bunun bir önemi kalmadı. Kırılgan ülkemizde bu savaş ortamı hızlıca hepimizin savaşı haline geliverdi.
Cizre için, hepimiz için, halka karşı savaş açanlara doğru ayağa kalkmalıyız. ABD bizim düğümümüzü, Suriye’ye karşı birlikte savaştırmak için çözemesin diye ayağa kalkmalıyız. Ülkemiz bir Açıkhava hapishanesine dönmesin diye, çocuklar ekmek almaya giderken, analar evlerinin önünde otururken vurulmasın diye ayağa kalkmalıyız.
Boyun eğmeyenler ayağa kalkmalı!